aile içi iletişim,FMP sistemi

Sosyal ilişki içerisinde bulunan insan, toplumu oluşturur. bireyin sağlık durumu aile ve toplumu etkilemektedir. bu nedenle birey sağlığını önemsenmeli ve kişisel gelişim, kişiler arası iletişim,  sorunları çözebilme, empati kurabilme , öz şevkat  konularında bilinçlenmelidir. bireyin bilinçli olması, birlikte yaşadığı ve çevresindeki kişilerle sağlıklı ve güvenli iletişim kurmasını sağlar. ilişkinin güvenli olması bireyi güçlü kılar. sağlıklı iletişim kuramayan birey birlikte yaşadığı ve çevresindeki kişilerle geçimsizlik yaşar ve toplumun düzenini bozar. bireyin eğitimi ailede başladığından; olumlu davranışları kazandığı ve geliştirdiği alan olmakla birlikte, kimi zaman olumsuz yaşantılar nedeniyle travmatik sonuçların da gelişebildiği alana dönüşebilir.                                                                                 Aile içi geçimsizlik denildiğinde iletişimsizlik , fiziksel / ruhsal şiddet (  Aile içi şiddet, dövme / yaralama, sakatlama, cinsel saldırı, tecavüz, öldürme gibi ve  tespit edilmesi zor olan sözel, duygusal, ekonomik şiddettir),  sorunlar akla gelmelidir. Aile içi iletişimsizlik; eşler arası geçimsizlik, ebeveyn- çocuk ve  kardeşler arası sorunları oluşturabilir. Teknolojinin gelişmesiyle kolay iletişim kurabilme eşler arası sadakatsizlik ve eşlerin aldatılması konusunda artış olduğu belirtilmektedir.Aile içi geçimsizlik  bireylerde depresyon, kaygı bozuklukları, uyku bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, cinsel sorunlar gibi birçok ruhsal ve fiziksel probleme neden olabilmektedir.

Sağlıklı toplum için aileyi oluşturan bireyler önemsenmeli ;  aile içi iletişim, empati kurabilme , sorun çözebilme ve birlikte etkinlikler yapabilme konusunda uzman tarafından desteklenmelidir. Bireyin aileyi etkilediği gibi, aile de bireyin yaşamında önemli yer tutar. Ruhsal ve bedensel temel ihtiyaçlarının karşılandığı ( sevgi , duygusal ve fiziksel gelişim, beslenme,  barınma , kültürel değerleri kazanma, iletişim ve bireysel sınırlarını belirleme , sorumluluk alma ve yerine getirme ) , öğrendiği yer aile ve çevresidir. Bireylerin aile içi ihtiyaçlarının karşılanması kişilik gelişimini, sosyal beceriler geliştirmesi , kendine ve çevresine sevgi duymasını ve sınırlarını korumasını sağlar.

Aile içindeki iletişim bireylerin kişisel özellikleriyle ilişkili olduğu kadar  kendine ait bir ailenin yapısı, düzeni ve özellikleri vardır. Aile üyeleri birbirlerinden aldıkları mesajlar ile kendilerini değerli veya değersiz, güvende veya güvensiz hissederler. Bu durum onların psikososyal ve sosyokültürel konumlarını, işlevselliklerini ve ruhsal durumlarını etkiler. Bu doğrultuda, sağlıklı birey, sağlıklı fonksiyonel aileyi, sağlıklı aile de sağlıklı toplumu oluşturmaktadır. Aile bireylerinin iletişiminin sağlıklı olması için problem çözme, paylaşım, roller, duygulara dâhil olabilme ve karşılık verebilme, davranış kontrolü unsurları oldukça önemlidir.

Ailenin yapısını toplumun kültürü , teknoloji, ekonomik durum, endüstri etkilemektedir. Aile  büyüklüğüne, yerleşim yerlerine ve yapısına göre adlandırılır ve incelenir. Göçebe / yerleşik aile , geniş / çekirdek aile , kırsalda / kentte yaşayan aile gibi farklı yerleşim ve kültürde olan aileler olsa da aile içinde bireylerin görev ve  sorumlulukları vardır.

Aileler çocuk yetiştirme yöntemlerine yani ebeveyn tiplerine aile tiplerine göre yediye ayrılır. Bunlar şu şekildedir:

Olumlu ve Demokratik Anne Baba Yaklaşımı: Aile tiplerinden bu yaklaşımda; sevgi, saygı, huzur, güven ve şeffaflık olan ailede çocuk tüm yönleriyle kabul edilir. Anne baba davranışları ile çocukları için iyi birer model olmanın yanı sıra aynı zamanda rehberdir. Bu tarz ebeveynler çocuğa yol gösterir ama alacağı kararlar konusunda onu serbest bırakırlar. Problemlere anne baba ile birlikte çözüm arayarak zamanla bu becerisini geliştiren çocuk, seçimlerinin sonuçlarına da kendisi katlanır. Aile içinde kurallar ve sınırlar herkes için ve hep birlikte belirlenir ve bu sınırlar içinde çocuk özgürdür. Bu yaklaşımla büyüyen çocukların kişilik gelişimleri sağlıklı olur. Bu çocuklar özgüvenli ve problem çözme becerileri gelişmiş mutlu yetişkinler olurlar.

Tutarsız Anne Baba Yaklaşımı: Aile tiplerinden bu ailelerde çocuğun yaptığı bir davranış, genellikle anne babanın o anki psikolojik durumu ile ilintilidir, bazen sert bazen olumlu karşılanabilir. Tutarsız anne babanın iki çocuğuna karşı farklı tutumu ya da anne babanın farklı tutumları, çocukları olumsuz yönde etkileyebilir. Çocuk hangi davranışın olumlu hangisinin olumsuz olduğunu kestiremez, nerede ne yapması gerektiğini öğrenemez ve kendisine yönelen tutuma göre farklı, sağlıksız stratejiler geliştirebilir. Bu çocuklar toplumda yetişkinlik döneminde mutsuz ve endişeli kişiler olurlar.

İlgisiz ve Kayıtsız Anne Baba Yaklaşımı: Aile tiplerinden bu aile tipinde çocuğun davranışları karşısında ilgisiz ve vurdumduymaz davranışlar sergileyen, ihmalkâr ebeveynler diyebiliriz. Bu tip aileler için çocuğun varlığı ile yokluğu belli değildir. Bu gruba giren ailelerde her aile üyesi kendi kendine bir hayat sürer. Anne babalar genellikle hoşgörü ile boş vermeyi birbirine karıştırmaktadırlar. Çocuk anne babayı rahatsız etmediği müddetçe, çocukla ilgili problem yoktur. Bu tip ailelerde çocuğun fiziksel ihtiyaçları kısmen karşılansa da psikolojik ihtiyaçları göz ardı edilmekte, çocuk fiziksel ve duygusal olarak yalnızlığa itilmektedir. İlgisiz ve kayıtsız bir ailede yetişen çocuklarda özgüven eksikliği görülür. Hayattan ve kendilerinden beklentileri olmaz. Bu tarz ailelerde büyüyen çocuklar anne ve babalarını kendilerine model alamadıkları için dışarıdan bir modelle ve çoğunlukla da olumsuz bir modelle kendilerini özdeşleştirmeye eğilim gösterirler. Zararlı alışkanlıklar edinmeye de meyillidirler. Bu çocuklar yetişkinlik döneminde özellikle duygusal ilişkilerinde zorlanma yaşayabilir ve oldukça yüksek ihtimalle bağlanma problemleri yaşayabilir.

Baskıcı ve Otoriter Aile Yaklaşımı: Aile tiplerinden bu aile tutumunda çocuğa yönelik sevgi ve şefkat yerine katı bir disiplin ve baskıcı bir tutum görülür. Çocuğun özerkliği veya seçme hakkı yoktur. Aile içinde korku ve katı cezalar hâkimdir. Böyle ortamlarda büyüyen çocuklar stresli, tedirgin, çekingen ve özgüvensiz olurlar. Bu tür ailelerde büyüyen çocuklar anne ve babalarına öfke duygusunu çok sık hissederler; birbirleri ile çoğu kez sıcak bir ilişki kuramazlar; yetişkinlik dönemlerinde kaygılı, güvensiz, suç işlemeye meyilli, insan ilişkilerinde başarısız ve tutarsız bir kişilik geliştirebilirler.

Aşırı Koruyucu Aile Yaklaşımı: Aile tiplerinden bu tip aileler çocuklarını adeta bir cam fanus içinde büyütürler, çocuğun tüm ihtiyaçlarını o dile getirmeden hemen karşılama eğilimindedirler. Çocuğun olumsuz bir deneyim yaşamasına, davranışlarının sonucunu görmesine yani psikolojik anlamda büyümesine olanak tanımazlar. Böyle bir ortamda büyüyen çocuklar kendi işlerini tek başına halledemeyen, her zaman bir başkasına bağımlı olan, özgüvensiz kişiler olabilirler.

Aşırı Hoşgörülü Aile Yaklaşımı: Aile tiplerinden bu aile tipine esnek aileler diyebiliriz. Bu ailelerde düzen ve kural yoktur, çocuğa sınırsız bir ayrıcalık tanınmıştır. Çocuk hiçbir konuda kısıtlanmaz, çocuğa kural koyulmaz ve çocuğun her istediğini yapmasına izin verilir ve istekleri hemen karşılanır. Böyle çocuklarda güvensizlik duyguları görülür. Çünkü bir çocuğun kendini sağlam ve güvende hissedebilmesi için sınırlara ve makul düzeyde kurallara ihtiyacı vardır. Bu tip bir esneklikle yetiştirilen çocuklar özdenetim geliştirmekte çok zorlanır. Yaşları büyüdükçe kurallı ve sosyal ortamlarda uyumlu davranış özellikleri gösteremez ve topluluk dışına itilebilirler.

Mükemmeliyetçi Aile Yaklaşımı: Aile tiplerinden bu ailelerde hem aşırı sevgi hem de sıkı bir disiplin görülür. Bu aileler çocuklarından her alanda bir kusursuzluk ve başarı beklerler. Çocuğun birey olarak gelişimi, kendi seçimleri, istekleri ve davranışları desteklenmez. Böyle bir aile ortamında yetişen çocuklar özgüvensiz ve yanlış yapmaktan korkan bireyler haline gelebilirler.

Aile içi geçimsizlik ve psikoloji, Aile kurumu toplumun düzenini, kültürün ve geleneklerin sürekliliğini, yeni nesillerin eğitimini ve bireysel ihtiyaçlarını sağlayan bir kurumdur.

Aile içi geçimsizlik ve psikoloji çerçevesinde kentleşme, küreselleşme, tüketim kültürü, digital medya gibi etkenler nedeniyle bireyselleşmenin ve “ben” düşüncesinin artmasına neden olmaktadır. Bu gibi etkenler nedeniyle sağlık ve ruhsal olarak aile kurumunu olumsuz yönde etkilemektedir.

Aile içi geçimsizlik ve psikolojide aile içi sorunlar; aile üyelerinin birbirleriyle olan ilişkilerinde ve bağlarındaki sorunlar olarak tanımlanmaktadır. Yapılan araştırmalara göre evlilik oranlarının tersine boşanmalarda artış olduğu görülmektedir. Ayrıca evlilik yaşında artışlar tespit edilmiştir.

Aile içi sorunlar denildiğinde şiddet en başta gelen sorunlar arasında yer almaktadır. Güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel veya ruhsal açıdan zarar görmesine neden olan, davranışların tümü şiddet olarak tanımlanır. Aile içi şiddet kısaca aile bireylerinden birisinin, ailenin diğer bireylerinin saldırısına uğraması olarak tanımlanabilir. Aile içi şiddet, dövme ve/veya yaralama, sakatlama, cinsel saldırı, tecavüz, öldürme gibi somut ve dolayısıyla kolay tespit edilebileceklerden; tespit edilmesi son derece zor olabilen sözel, duygusal, ekonomik şiddet eylemlerine kadar uzanabilmektedir. Son yıllarda aile içi şiddetin arttığı tespit edilmiştir. Eğitim, kültür, yaşam kalitesi, sosyal yapı ile şiddet davranışının azalması ile ilişkisinin olduğu bilinmektedir. Aile kurumu, şiddetin ve türlerinin öğrenildiği ilk yerdir.

Aile içi geçimsizlik ve psikolojide aile içi şiddet kişileri yaralanmalar, morluklar, kırıklar gibi fiziksel, depresyon, kaygı bozuklukları, özgüven problemleri, yeme-uyku bozuklukları gibi psikolojik olarak olumsuz etkilemektedir.

Eşler arası iletişim problemleri, geçimsizlik, ebeveyn-çocuk arasındaki iletişim sorunları, eşler arası uyum problemleri gibi aile içi iletişim sorunları da önemli aile içi sorunlardandır.

Son olarak son zamanlarda özellikle gündeme gelen ve iletişim teknolojilerindeki gelişmelere eşlik eden bir aile içi sorunu, eşler arasındaki sadakatsizlik ve eşlerin aldatılması olgusudur. 

 

Aile terapisi, çekirdek ailenin veya  bazı durumlarda geniş ailenin üyelerini (örneğin büyükanne ve büyükbaba) içeren bir psikoterapi türüdür.

Bir terapist veya terapistlerden oluşan bir ekip, ailelerin, ailenin işleyişine ve ev ortamına müdahale edebilecek önemli sorunlarla başa çıkmalarına yardımcı olmak için birden fazla seans düzenler.

Aileler yapı, oluşum ve sayı bakımından farklılık gösterebilir

  • Ailelerin kendi kuralları, değerleri ve dilleri vardır ve onları tedavi ederken bunlar önemli
  • Terapistin ailede kimlerin olduğunu, kuralları, değerleri ve aile dilini anlaması gerekir.

 Kültürel faktörlerin ve çok kuşaklı kalıpların aileler üzerinde güçlü etkileri vardır; farklı olan terapistin bunları ne kadar ve ne şekilde araştırdığı ve ele aldığıdır.

Aile Terapisinin Özel Hedefleri

 İletişimi kolaylaştırmak ve geliştirmek

 Esnek olmayan rolleri, kuralları ve koalisyonları değiştirin ve değiştirin

 Modelleyin, eğitin ve efsaneleri ortadan kaldırın

 Aile sistemini güçlendirin

 Zorlu aile durumlarını anlayın ve bunlarla başa çıkın

 Aile üyelerinin ayrılmasını ve bireyselleşmesini artırın  Ebeveynler arasındaki ilişkiyi güçlendirin

 Aile sorunlarını çözün ve ev ortamını iyileştirin

  • Kültürel faktörlerin ve çok kuşaklı kalıpların aileler üzerinde güçlü etkileri vardır; farklı olan terapistin bunları ne kadar ve ne şekilde araştırdığı ve ele aldığıdır.

Aile Terapisinin Özel Hedefleri

 İletişimi kolaylaştırmak ve geliştirmek

 Esnek olmayan rolleri, kuralları ve koalisyonları değiştirin

 Modelleyin, eğitin ve efsaneleri ortadan kaldırın

 Aile sistemini güçlendirin

 Zorlu aile durumlarını anlayın ve bunlarla başa çıkın

 Aile üyelerinin ayrılmasını ve bireyselleşmesini artırın  Ebeveynler arasındaki ilişkiyi güçlendirin

 Aile sorunlarını çözün ve ev ortamını iyileştirin

aile içi sağlıklı  iletişim sorunların çözüm başlangıcı  ve mutlu aile olmanın adımı atılmış olabilir.

Yapılan araştırmalara göre evlilik oranlarının tersine boşanmalarda artış olduğu görülmektedir. Ayrıca evlilik yaşında artışlar tespit edilmiştir.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir