PSİKOSOMATİK HASTALIKLAR Sağlıklı olmak denildiğinde nedir, nasıl belirlenir gibi sorular cevap bulmalıdır. Sağlık tanımı birçok alanda kullanıldığı için ( iş, beden, ruh, çevr , gıda  gibi ) ortak tanım olarak  çoğu ülkenin, üye olduğu ve çalışmalarına katıldığı  Dünya Sağlık Örgütünün  (WHO), işleyişi ve tanımları kullanılmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü sağlık tanımını güncellenmesi 1947 yılında ‘’ sağlığı: yalnız hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve sosyal yönden tam bir iyilik halidir, ‘’ 1  olarak açıkladığı gibi sağlık, bütüncül olarak düşünülmelidir. Hastalık terimi ise genel olarak vücudun normal işleyişini bozan herhangi bir durum olarak  ifade edilir.  Sağlık / hastalık kelimeleriyle  , iyi / kötü gibi ikileme olarak yaşanılan her süreçte karşılaşılır . Bu nedenle  sağlık ve hastalık tanımları ve etkileyen nedenler bilinmelidir. 

Yoğun çalışma, sağlıksız beslenme ve beslenme düzensizliği, uykusuzluk, olumsuz duygular, travmatik olaylar veya durumlar kişide stres yükü oluşturmakta ve bunların kişi tarafından görmezden gelinmesi, çözülmemesi sağlığı olumsuz etkilemekte ve  yaşam kalitesini düşürmektedir. Bu durumlar da kişilerde hastalıklara neden olmaktadır. Psikolojik kökenli nedenler , baş, boyun, omuz , mide ağrısı veya kramplar gibi  şikâyetler olarak bedensel veya tırnak yeme , diş sıkma, yanak yeme ,  saç koparma gibi davranış belirtileri olarak  göstermektedir. Kişi psikoterapi desteği aldığı zaman, bedensel şikâyetleri kaybolmaktadır. Hastalıklar görünür olmadan, bulgular sinyal vermeye başlamadan dengenin bozulmasına engel olunmalı, beden ve ruh sağlığı korunmalı ve psikoterapi ile  desteklenmelidir. Kişi tarafından yaşama sevinci korunmalı, yaşamaya değer amaç ve stres yükünü azaltacak uğraşlar bulunmalıdır. beden ve ruh sağlığının dengeli olabilmesi için alanında uzmanlaşmış psikolog / terapistlerden  destek alınmalıdır.                                                                                                                                           TARİHTE BEDEN – RUH  İLİŞKİSİ Psikoloji, Tıp ve Felsefe alanları beden ve ruh ilişkisini çok eski  yıllardan itibaren anlamaya çalışmaktadırlar. Yazının esas konusu, psikosomatik kavramı da M.Ö. 2600  yüzyıla dayanmaktadır. İlk insanların  ruhsal ve fiziksel hastalıklar büyüsel ve doğaüstü nedenlere bağlanmış, hastalıkların sebebinin kötü ruhlar veya tanrının gazabı olduğu inancı hakim olmuştur. 2                                                                                                                                                                              İlk insanların yaşantıları ve yaptıkları öğrenildikce ruh ve beden ayrımı yapılarak iyileştirme davranışlarında bulunulduğu gözlenmektedir. Endişenin korkunun stresin bedeni etkilediği durumlarda  büyüsel ve doğa üstü nedenlere bağlanmış kötü ruhun bedenden çıkarma çalışmaları tütsüler , kurban vermek , kişiyi izole etmek gibi iyileştirme yolları ve tedavi yöntemleri aranmıştır. Bu yöntemler ruh beden bütünlüğünün düşünüldüğünü göstermektedir. İlk insanlardan bu yana yapılan sağlık alanında çalışmalar (tedavi, iyileştirme)  bugüne yol gösterici olmuştur. Beden ve ruh ilişkisi üzerine her kültür ve uygarlık Mısırlılar Yunanlılar , Şaman , İslamiyet Hint, gibi toplumlar ruhun bedene verdiği belirtiler için tedavi yöntem ve uygulamalar geliştirilmiş,  bilgi ve düşüncelerden  günümüzde de yararlanılmıştır. Örneklerden bazıları : Socratesin dediği gibi “ Ne başsız bir gözü, ne de bedensiz bir başı tedavi etmek uygun değildir” diyerek  M.Ö.400 yıllarında psikosomatik anlayışı ortaya koymuştur. 3  Ayrıca,  Platon ruhsal iyileşme olmadan bedeni iyileştirmenin mümkün olmadığını ifade etmektedir.      Ayurvedist hekim  önce vücudun derinlerine inerek hastalığı meydana getiren sebebi araştırır, sonra acıtmadan ve tahrip etmeden beden, zihin ve ruh arasındaki uyumu, dengeyi sağlayarak hastayı iyileştirmeye çalışırdı.4  Bir çok tedaviye anlayışa yön gösterici olarak kabul edilen Hipokrat ( M.Ö.460 M.Ö.370), bilimsel tıbbın kurucusu,  Hipokrat çalışmalarıyla tıp alanında öğretici olmuş ve okul açmıştır. bilimsel tıbbın kurucusu anlamında  ‘’Tıbbın babası ‘’ adını almıştır . Ruh hastalıklarıyla ilgili tanımlar yapmış ve akıl hastalıklarının, bedensel hastalıklardan farklı olmadığını bedenin ve zihin ( ruhun ) bölünemez olduğunu söylemiştir. Hekimliğinin önemli ilkelerinden biri şudur: “Hastalık yoktur, hasta vardır.’’5 Hastalar somuttur ve hastalığın özelliği olan belirtileri hiçbir zaman aynı ölçüde göstermezler. Hekim ve filozof İbn-i Sina (980 / 1037) ise “öfke karaciğeri, keder akciğeri, üzüntü mideyi, stres kalp ve beyni, korku böbrekleri yorar. Bunlar vücutta artınca ve sürekli ise, o organ hasta olur”. Demiştir.6  Ruhun bedeni etkilediğini olumsuz duygu durumlarının hangi organları etkilediğini belirterek  müzikle tedavi edilebileceğini öne sürmüş ve bu yöntemi geliştirmiştir.Rönesans ile birlikte bedensel ve ruhsal hastalıkların ele alınması konusunda da ilerlemeler yaşanmıştır. 17.yüzyılda merkezi sinir sistemi hastalıkları ile ilgili bilgiler artmış, açıklanamayan bir takım sorunların beyinden kaynaklanıyor olabileceği düşünülmeye başlanmıştır. Nörolojinin babası olarak kabul edilen Thomas Willis (1621-1675), kadınlarda histeri, erkeklerde hipokondriazisi bir beyin hastalığı olarak değerlendirmiştir.  Thomas Sydenham (1624-1689), histeri ve hipokondriyazisin bedenden çok zihin bozuklukları olduğu görüşüne önemli katkılarda bulunmuştur.  George Cheyne (1617-1743) “İngiliz Hastalığı” terimini kullanmış ve histeri ve hipokondriazisin beyin ve/veya zihin hastalıkları olduğunu yazmıştır.  William Cullen (1721-1790) “nevroz” kelimesini ilk kullanan kişidir. 19. yüzyılda hipokondriazisin karında başlayıp beyne doğru ilerleyen bir iltihap olduğu görüşü ortaya çıkmıştır.
‘‘Psikosomatik” sözcüğü teknik bir terim olarak, Johann Christian August Heinroth tarafından 1818 de  ‘‘Psikosomatik Tıp’’ terimiyle tarihe girmiştir. Psikosomatik tıp, beden ve ruh ayrımına karşı çıkan ve bireyin biyopsikososyal bir bütün olarak ele alınmasını savunan bir tıp anlayışıdır. Psikososyal faktörlerin etiyolojideki rolü ve çok yönlü iletişimin insan yaşamındaki ve kişiler arası ilişkilerdeki önemi, belirgin fiziksel şikâyetleri olan hastaların yakından incelenmesiyle daha iyi anlaşılmıştır. Somatizasyon, yani duygusal çatışmaların bedene yansıtılarak bedensel belirtilerin olması  tıpta üzerinde durulan bir konu olmuştur. Psikosomatik tıbbın ön plana çıkmasıyla birlikte , bireylerde ifade yetersizliği  olarak görülemeyeceği bir tür sözsüz iletişim aracı olduğu vurgulanmıştır
Breuer ve Freud’un birlikte hazırladığı ”Histeri Üzerine Çalışmalar” başlıklı monografi 1895 yılında yayımlanmıştır. Freud ve Breuer histeriye yeni bir bakış açısı ortaya koymuşlardır. Histeri genellikle anılardan dolayı ortaya çıkar. Travmatik olaylar unutulmuştu yada bilinçten uzaklaştırılmıştı çünkü birey kendini, bastırılmış anılarla birlikte acı veren duygulardan korumaya çalışıyordur.7    

  1920’lerde psikolog Walter Cannon hayvanların davranışlarına dayanarak ‘’dövüş yada kaç ‘’ ( akut stres ) kuramıyla stres gerçek olmasa bile psikolojik fizyolojik reaksiyonlar ortaya çıktığını bulmuştur. Adrenalin , norepinefrin ve kortizol salgılarında ani artış görülür. Bu durum nabızda ve solunumda artışa , kaslarda kasılmaya , kan damarlarında daralmaya ve neticede dövüşmek yada kaçmak için ihtiyacı olan istemsiz gerçekleşen yanıt tepki oluşmaktadır. Somatizasyon terimini ilk kullanan kişi Alman psikanalist Wilhelm Stekel,  somatizasyon bozukluğu olarak bilinen klinik tabloyu ilk tanımlayan kişi ise Paul Briquet’tir. Ayrıca, somatizasyon bozukluk “Briquet Sendromu” olarak da adlandırılmıştır. (1951) 8

Edward Bach (1886-1936) , her bedensel rahatsızlığın temelinde ruhsal bir değişimin var olduğunu düşünerek  insanda 38 temel olumsuz duygu durumu; davranış örneği bulunduğunu ve bu duygu durumlarına uygun çiçek özleri belirleyerek  çiçekler ile bazı duygusal hallerin bağlantısını keşfeden ve bu çiçeklerin “homeopatik” özleriyle bazı duygusal halleri değiştirmeyi  duygular üzerinde pozitif etkisi olduğunu  fiziksel sağlığı  olumsuz etkileyebilecek psikolojik sorunları engel olabileceğini savunmuştur. Hans Selye vücudun strese olan tepkisini, ‘’ Genel Uyum Sendromu ‘’ olarak adlandırdı. (1956),  Barbara Dohrenwend 1978 stresörlerin ve stres tepkilerinin fiziksel hastalıklar ve/veya psikolojik bozukluklara ne şekilde yol açtığını betimleyen 4 aşamalı bir model önermiştir. 9 

 “Bedensel işlevlerin bütünlüğü ruhsal işleyişin kalitesi ile olasıdır.” Bu sözler Paris Psikosomatik Okulu’nun kurucularından Pierre Marty’ye aittir.10  1993 yılında vefat eden Pierre Marty, yaşamı boyunca psikanalizde psikosomatik kuramın gelişimi üzerinde çalışmış ve S. Freud’un bıraktığı noktadan başlayarak beden ve ruh bağlantısının sürekliliği üzerinde çalışmıştır. Pierre Marty, Michel Fain, Michel de M’Uzan ve Christian David gibi psikanalistler teorik açıklamaları ve klinik zenginlikleri ile psikanalitik psikosomatiğe psikanalizde önemli bir yer vermişler ve Paris Psikosomatik Okulu’nun kurulmasına öncülük etmişlerdir.
Günümüzde  psikosomatik hastalık tanı ve tedavisi kişiyi beden ve ruhu beraber değerlendirip belirtilerin yanı sıra kök nedeni bulup modern tıp yaklaşımları ,  psikoterapi  ve  geleneksel tamamlayıcı tıp uygulamaları ile  kişiye özel tedavi etmeye çalışan bir yaklaşım var. 

Psikosomatik hastalık nedir? Psikosomatik hastalıklar, kişilerde duygulara bağlı belirli bir tıbbi açıklaması bulunmayan fiziksel hastalıklardır. Kişilerin  ağrı, sıkıntı, halsizlik, yorgunluk ve nefes darlığı gibi fiziksel yakınmaları olup belirgin şekilde uzun süreli sıkıntı çekmesine neden olmaktadır.

  Hastalık bedeni nasıl etkiler? Psikosomatik hastalıklar, ruhsal çatışmaların rol oynadığı akut veya kronik stres kaynaklı, vücudun birçok fonksiyonunun bozulması; sinir ve hormon sistemlerindeki dengeleri bozarak immun sistemde zayıflamalar yaratırlar ve bunun sonucunda organlar üzerindeki çeşitli hastalıklar olarak kendini gösterir. Vücudun hemen hemen her organını, kişinin yaşam kalitesini bozacak şekilde etkiler. Bu hastalıkların oluşumunu kalıtımda etkilemektedir.  Büyüklerin ruhsal kökenli bedensel hastalıklarının çoğu yüzde 75 ‘i çocukluk çağıyla ilgili ruhsal olaylardan kaynaklanıyor. Bu hastalıklardan bazıları yeterli beslenememe, fazla yemek yeme, kabızlık, migren, astım, kurdeşen, tiklerdir. 11 

Psikosomatik bozukluğu olan kişiler genellikle psikolojik sıkıntılarını bildirmezler. Kişiler, fiziksel ağrılar, nefes darlığı, güçsüz hissetme gibi fiziksel belirtiler konusundaki sorunlarının fiziksel olduğuna inanmak isterler. Psikosomatik hastalıkları en sık tetikleyen kayıplar ve ayrılıklardır, zor çocukluk / ergenlik, siber zorbalıklarda, akran zorbalığı, istismar, mobbing, savaş yaşayan /yaşamış olan kişilerde, şiddete uğramak, vardiyalı çalışmak, kronik hastalıklar ve kronik  hastalığı olan kişiye primer bakım verenler gibi travmalardır. Ruhun bedene verdiği sinyaller  ayak ağrısı, baş ağrısı, boyun ağrısı, bel ağrısı, el ve yumrukları sıkmak, dişleri sıkmak, uyku bozukluğu, yeme problemleri, sürekli yorgunluk gibi düşünülebilir 

Genellikle  muayene ( laboratuvar , görüntüleme,vb) sonucunda tıbbi bir açıklaması olmayıp,  sindirim sistemi (bulantı, şişlik, kusma), cinsel fonksiyon ve genital sistem ( adet düzensizliği, cinsel isteksizlik ), nörolojik belirti ( baş ağrısı ,denge bozukluğu, güç azalması, işitme kaybı), kas iskelet sistemi (fibromiyalji),solunum sistemi( astım,KOAH), endokrin sistemi (diyabet),kardiyovasküler sistem (hipertansiyon,KAH), cilt hastalıkları ( gül hastalığı, kurdeşen)  gibi fiziksel belirtilerle ortaya çıkabilir 

Psikosomatik bozuklukların kesin nedeni tam olarak bilinmemekle birlikte genetik olabileceği düşünülmektedir. Psikosomatik bozukluk, somatik semptom bozukluğu, somatik semptomlar veya somatik ağrı olarak da adlandırılabilir. Herkes herhangi bir yaşta somatik semptomlara sahip olabilir. Olumsuz bir bakış açısına veya olumsuz bir kişiliğe sahip olmak, duyguları tanıma ve ifade etme zorluğu, kaygı, travma, depresyon, kişilik bozuklukları, stres, cinsel istismar öyküsü, suçluluk ve öfke gibi güçlü duygular tetikleyebilir. Unutulmamalıdır ki, fiziksel iyilik veya olumsuzluklar da ruhu etkiler.
 Hem klasik psikanalitik görüş hem de aleksitimi kavramı, sözel olmayan duyguların bedensel belirtiler yoluyla ifade edildiğini öngörmektedir. Özetle somatize eden bireyler, sıkıntılarını sadece fiziksel olarak değil, fiziksel ve psikolojik belirtilerle de ortaya koyan bireylerdir. 

    Psikosomatik hastalığı etkileyen faktörler

  1. Algısal faktörler: Somatize eden hastalar, net bir biyolojik temele sahip olmasalar da hastalık belirtilerini gerçek olarak algılarlar, yani çıkardıkları bulguları aslında bedenlerinde hissederler.  Son yıllarda yapılan çalışmalar, semptom üretiminde algı sürecini etkileyen faktörlere odaklanmıştır. Bedensel duyumlar, algılama sürecinde birçok iç ve dış etkiden etkilenir . Örneğin hastanın her pazartesi başı ağrır. Bu semptom, bir yandan bu hastanın pazartesi  yeniden işe gideceği konusunda bilinçli olmasına rağmen bir yandan da bunun aksini istediğinde ortaya çıkan çatışmaya işarettir. 12  
  2. Dikkatin  Yönü: Belli bir süre içinde bireyin dikkat edip işleyebileceği  bilgi  sınırlıdır. Bu   nedenle iç ve dış uyaranlar,  dikkat  çekmek için sürekli bir yarış içindedirler. Bireyin  çevresinde  anlamlı  uyaranlar  olmadığı  durumlarda  dikkat daha çok iç uyaranlara yönelmekte ve semptom bildirme oranı artmaktadır. Bireylerin  sıkıcı  ortamlarda  daha  yüksek  düzeyde  yorgunluk,  çarpıntı,  hatta  öksürükten yakındıklarını göstermiştir. 
  3. Cinsiyet  farklılıkları: Birçok çalışmada kanıtlanan, kadın ve erkek arasında hastalık belirtisi algısında önemli bir fark olduğudur. Kadınlar dış (çevresel) uyaranları algılarken, erkekler iç (fizyolojik) uyaranları iyi algılar. Kontrollü laboratuvar çalışmalarında erkekler kalp atış hızını, mide aktivitesini ve kan şekeri düzeylerini kadınlardan daha doğru bir şekilde tahmin edebilir. Bu durum somatizasyon bozukluğunun kadınlarda daha sık görülmesi ile uyumludur.  
  4. Kültürel Faktörler: toplumsal kültürel faktörlerde katılık veya engelleme, daha çok sosyal faktörlerin veya buna bağlı olarak bireyin kendisi tarafından yaratılan sansürün sonucudur. Sıkıntı ve üzüntüyü ruhsal olmaktan çok fiziksel olarak deneyimleme ve iletme eğilimi aslında tüm toplumlarda ve toplumsal düzeylerde yaygındır. Beden yoluyla ifade etme davranışının sosyal ve kültürel özelliklere göre farklılık gösterdiği, sosyal ve kültürel faktörlerin hastalık davranışı üzerinde belirleyici rol oynadığı da bilinmektedir. Farklı bölgelerde yapılan çeşitli araştırmalar, sosyoekonomik ve eğitim düzeyi düşük olan sosyal grupların ruhsal sıkıntılarını beden yoluyla ifade etme eğilimlerinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Çok sayıda kültürel faktör, birçok toplumda önemli psiko-sosyal sorunların hem doktora yansımasına hem de bu sorunların beden dilinde aktarılma şekline neden olmaktadır.

Sınıflandırma, hastalığın görüldüğü sisteme göre yapılır :

  1. Solunumla ilgili: Alerjik rinitin, astım, hiperventilasyon. Tüberkülozda psikolojik faktörler önemli rol oynasa da psikosomatik bir hastalık olarak değerlendirilmesi tartışmalıdır. 
  2. Dolaşım sistemi ile ilgili: Hipertansiyon, hipotansiyon, koroner arter hastalığı, migren.
  3. Sindirim sistemi ile ilgili: Mide ve onikiparmak bağırsağı ülseri, Müköz Veya ülseratif kolit, spastik kolit, kusma, kabızlık, irritabl kolon sendromu..
  4. Metabolik endokrin sistemle ilgili: Diyabet,  hipertiroidi, obezite, anoreksiya nervoza, bulimia nervoza.
  5. Üretim-atılım sistemi ile ilgili: Adet düzensizlikleri, cinsel soğukluk, cinsel zayıflık, , yalancı gebelik ( pseudocyesis ), enürezis, enkoprezis, kısırlık.
  6. Kas-iskelet sistemi ile ilgili: Eklem  ağrıları,  romatoid artrit,  spazmodik tortikollis (distoni)
  7. Deri ile ilgili: Egzama, ürtiker, eritroderma, pruritus,nörodermatit, psoriasis
  8. Psikonöroimmünoloji: Biyolojik süreçler ve psikolojik durum arasındaki etkileşim ile ilgilenmektedir. Bağışıklık sisteminin kişinin psikolojik durumu ile ayarlanabildiği, stresli olayların sempatik sinir ve endokrin sistemi değişimleri başlatan ve bağışıklık fonksiyonlarını bozduğu görülmektedir. 13  Bedensel yorgunluk, kilo kaybı, organ sistemlerinde işlevlerin bozulması ve çökmenin başlaması, erken bunama, virüs ve tümörlerle savaşan bağışıklık sistemi hücrelerinin aktivite düzeyinde azalma, soğuk algınlığı ve diğer enfeksiyonlar. 14 

  Somatoform rahatsızlıklar;

Konversiyon Reaksiyonu (Konversiyon Histerisi)), anksiyete yaratabilecek bilinçdışı durumların meydana gelmesini engellemek için herhangi bir nedeni olmadan bedensel hastalık belirtileri biçiminde ortaya çıkan, nevrotik düzeyde bir savunma mekanizmasıdır. Konversiyon bozukluğunun belirtileri genellikle stresli veya travmatik bir olayın yaşanmasından sonra ortaya çıkar ve istemli motor ve duyu fonksiyonları etkiler. En yaygın belirtiler felç, uyuşukluk, konuşamama ve körlüktür. 

    Hipokondri (Hastalık hastalığı)

Halk arasında ‘’hastalık hastası’’ olarak bilinen kişiler, duygularını kontrol edemez ve her türlü belirtinin ciddi bir hastalığın işareti olduğuna inanırlar. Kişi çok ciddi bir hastalığa yakalanma korkusuyla gereğinden fazla önlem alır. Hastalık belirtileri karşısında gerçekte olduğundan çok daha ciddi olduğuna inanır, anksiyete ve kaygı yaşar . Altı ay gibi anksiyete ve kaygı içinde olması ve bu davranışların panik bozukluk, obsesif-kompulsif bozukluk ya da yaygın anksiyete bozukluğu gibi başka açıklanamayan durumlarda hipokondriyazis hastası olduğu söylenebilir.

Somatizasyon BozukluğuSomatizasyon bozukluğu (Briquet sendromu olarak da bilinir), genellikle otuz yaş öncesinde ortaya çıkar ve kadınlarda erkeklerden daha fazla görülür. Fiziksel bir temeli olmamasına rağmen, çoklu bedensel yakınmalar söz konusudur. Baş, sırt, eklem ağrıları, mide-bağırsak sistemi ve sinir sistemi ile ilgili şikâyetleri ve cinsel sorunlar bir arada yer alır. 

Farklılaşmamış somatoform bozukluğu
Kişinin somatizasyon bozukluğu belirtilerinden herhangi birini, en az altı ay yaşadığı ve yaşantısını etkilediği durumlardır 

Dismorfik Bozukluk (Beden Biçimine Takıntılı Bozukluk) Kişinin görünüşü konusunda yüksek kaygı duymasıdır ancak görünüşle ilgili kusur gerçekte yoktur ya da küçük bir kusur büyütülmektedir.

Ağrı Bozukluğu: Ağrı bozukluğu yaşayan kişide birkaç ay devam edebilecek kronik ve şiddetli ağrılar görülür. Bireyin günlük hayatını dramatik biçimde etkileyecek şiddette ağrılar yaşanır.

Aksi Belirtilmediği Sürece Somatoform Bozukluk (Somatoform Disorder Not Otherwise Specified (NOS):

Kişi somatoform bozukluk belirtilerinden şikâyetçi olduğu halde belirtiler herhangi bir bozukluğun özelliklerini yansıtmadığı durumlarda rahatsızlığa bu ad verilir.
Çeşitli çalışmalarda tüm sağlık sisteminde açıklanamayan bedensel yakınmalarla başvuran hastaların oranı %10 ile %30 arasında değişmektedir. Bu varyasyon büyük ölçüde kullanılan farklı tanı ölçütlerinden kaynaklanmaktadır . Birridges ve Goldberg’in (1985) çalışmasında birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuranların %33’ünün psikiyatrik bozukluk gösterdiği saptanmıştır. Bunlar arasında saf psikosomatik  (somatizasyon) %32, fiziksel hastalıkla birlikte psikiyatrik belirtiler %27, istemli (fakültatif) somatizasyon %24, somatizasyon dışı psikiyatrik belirtiler %17 (istemli somatizasyon ortalamaları) saptanmıştır. ikincil somatizasyon). Bir doktora danışılmadıkça geçici fiziksel semptomlar normal bir olgudur

PSİKOSOMATİK HASTALIK TANI ÖLÇÜTLERİ 

Bireyin tıbbi bir durumla açıklanamayan, fiziksel şikâyetlerden yakındığı bir tür ruhsal bozukluktur. Kişinin fiziki muayenesi yapılırken rutin tıbbi değerlendirmeler yanında ruhsal durumları ve kişinin sağlık kuruluşlarına hangi sıklıkta gittiği, nedeni rutin olarak değerlendirilmelidir. 

Bir rahatsızlığa somatoform bozukluk tanısı konulabilmesi için belli kriterler vardır:

  1. Fiziksel semptomlar, bir tıbbi durumun, ilaç kullanımının ya da başka bir ruhsal rahatsızlığın sonucu olamaz.En az altı aydır bu semptomların öyküsü
  2. Tanı, hasta rolü yapma (hastanın çoğunlukla para gibi veya başka bir dışsal kazanç amacıyla fiziksel belirtiler gösterdiği durumlar) ya da sahte/yapay bozukluk (kişinin başkalarına kötü hissettirmek gibi bir iç kazanç sağlamak amacıyla fiziksel belirtiler gösterdiği durumlar) şeklinde olmamalıdır.
  3. Semptomlar bireyin iş yaşamını, sosyal hayatını ve günlük yaşamını büyük ölçüde etkiler durumda olmalıdır. Semptomlar hakkında kalıcı düşünceler, endişeler.

APA (Amerikan Psikiyatri Birliği’nin 1951’de yayınladığı DSM-I’de “Psikofizyolojik, otonomik ve viseral bozukluklar” terimi ile yer almıştır. Daha sonra DSM-II’de (1968) bu terim “Psikofizyolojik bozukluklar”a değişmiş, DSM-III-R’de ise “Fizik durumu etkileyen psikofizyolojik faktörler” den bahsedilmiştir. Yaygın olarak kullanılan tanı sınıflandırma sistemi DSM’nin(Diagnostic and Statistical Manual of Mental Health) üçüncü yayınından itibaren, “somatoform” terimi kullanılmıştır.

  DSM IV Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı Gerek Mental Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, gerekse Hastalıkların Uluslararası Sınıflaması ICD  tanı sistemleri, psikosomatik hastalıkları değerlendirme ve sınıflama konusunda yeterli olamamışlardır. Bu nedenle Psikosomatik Araştırmalar için Tanı Ölçütleri  Diagnostic Criteria for Psychosomatic Disorders DCPR tanı sistemi geliştirilmiştir. DCPR, bireylerin allostatik yüklerini psikososyal durumlarının ön planda olduğu bir görüşme biçimi ile değerlendirmekte ve söz konusu boşluğu doldurmaktadır.  2013 yılında DSM V olarak güncellenmiştir. Böylece, genel psikolojik belirtileri değerlendirme açısından hem psikiyatri hem de diğer tıp alanlarında büyük kolaylık sağlamaktadır. 

PSİKOSOMATİK  HASTALIK  TEDAVİSİ 

  Sağlığın ruh ve beden dengesiyle yani biyolojik, duygu, düşünce ve davranışları kapsayan uyumla gerçekleşebileceği düşünülmelidir. Hastalıkların  fiziksel kökenli  veya ruhsal kökenli olup olmadığı saptanması gereklidir.  Psikosomatik hastalıklar, kendiliğinden iyileşmenin nadir olduğu uzun süreli terapi ve tedavi gerektiren hastalıklardır. Tedavi için  kişinin  terapisti veya doktoru destekleyici olmalı kişinin kendisini ifade edebilmesi ve sorunlarını konuşabiliyor olması sağlanmalıdır . Bir rahatsızlığı kalıcı bir biçimde ortadan kaldırabilmek için, önce onu yaratan zihinsel nedeninin çözümü gereklidir .  15  Psikosomatik hastalıklar ile başa çıkmak için psikoterapiler ve farmakoterapiler olmak üzere iki başlık altında tedavi önerilebilir.  Psikosomatik hastalığı olan kişinin genel stres yükünün azaltılması için, terapistin  kendisi için hazırladığı terapi planına uymalı  terapi ve tedavinin bir parçası olması sağlanmalıdır.  Terapi planı içinde  psikoeğitim ve kişiye  özgü terapi planı,  stres yönetimi teknikleri ile stresini nasıl yöneteceği  öğrenmesi yer alabilir. Psikosomatik hastalık yaşayanlara,  yaşam tarzı ve davranışsal değişiklikler konusunda motive edilmelidir.  Özellikle bilişsel-davranışçı terapi, kişinin fiziksel semptomlarına neden olan altta yatan psikolojik faktörlerin  giderilmesinde etkili olabilir. Kişinin olayları algılama, yorumlama, anlam yükleme şekilleri ile ilgilenerek otomatik oluşan olumsuz düşünceleri olumlu düşüncelerle değiştirilir.  Kişinin kendine uygulayabileceği etkinlikler, teknikler  öğretilerek olumsuz  düşünceyi yönetmesi öğretilir. somatik  belirtiler devam etse bile olumlu duygu ve düşünce içinde kabul edişle yaşayabilirler.  Kişinin hastalığını iyileştirmek, belirtileri kontrol ve yok etmeye çalışırken sosyal destek,  hipnoz, hipnoterapi, psikodrama, grup, koku ve müzik terapileri, gevşeme ve nefes egzersizleri, beslenme programı , gibi  farklı teknikler uygulanabilir.  Uygulanabilecek terapi teknikleri;  Bilişsel Davranış Terapisi uygulayarak tedavisi sağlanabilecek psikosomatik  rahatsızlıklar (Tik bozuklukları, Obezite, Cinsel işlev bozuklukları , Alkol-madde bağımlılığı, Sigara bağımlılığı, Uyku bozuklukları, alt ıslatmak , ağrı kontrolü )  Sanat terapisi; resim, müzik, drama gibi farklı sanat dalları kullanılarak kişinin yaşadığı psikolojik problemlerin çözülmesini sağlayan bir terapi yöntemidir. Sanat terapisi, çeşitli sanat dallarında kullanılan teknikler ile terapi yöntemlerini bir arada kullanır. Sanat terapisi, danışanların içgörü geliştirmesini ve yaşadığı problemleri çözüme kavuşturmasını kolaylaştırır.   Biorezonans Terapileri  Eklemler ve kaslarda ağrı, uyku sorunları, baş ağrısı, fibromiyalji gibi ağrıları hafifletebilir ya da yok edebilir. Ayrıca bağımlılık tedavisinde kullanılabilir. 

Bach terapi: Bağımlılıklar, panik atak, depresyon, anksiyete, korku, stres, belirsizlik, kaygı, ilgi eksikliği, utangaçlık, değersizlik, dikkat dağınıklığı, yalnızlık, takıntı, mutsuzluk, utangaçlık, çaresizlik, öfke,nefret ve sabırsızlık gibi duygu durum bozukluklarının iyileşmesinde etkili bir terapi yöntemidir. 

Renk Terapisi  enerji dengelemesi için kullanılır, kişinin duygusal tepkilerinde  önemli rol oynar Bach çiçekleriyle kullanılabilir.Tekniğiyle uygulanması ve etkin olabilmesi için terapist önerisi ve düzenlemesi gereklidir  

Fototerapinin (Işık Tedavisi) kullanıldığı psikosomatik hastalıkların başında; sedef hastalığı, egzama  gelmektedir, parlak gün ışığı etkisi depresyonda etkili olmaktadır.

Otojenik gevseme terapisi psikoterapistler ve pedagoglar tarafından, psikolojik ve psikosomatik sorunlarda , stres oluşturabilecek durumlarda  önleyici yöntem olarak görülmekte ve uygulanmaktadır.

Bahsedilen teknikler kişiye özel hazırlanmalı, planlanmalıdır.

  Psikosomatik hastalıklarda tedavi şekli olan Farmakoterapi  görülen şikâyetlerin hafifletilmesini öngören bu tedavi şekli, hasta organın çalışmasını düzenleyecek ilâçların yanı sıra, ruhsal gerginlikleri azaltan ilâçlar kullanmaktır. Faydası, olası zararlarından çok olduğu için tercih edilmektedir. Depresyon gibi belirli bir zihinsel bozukluk tanımlanabiliyorsa, ilaçlarla tedavi yardımcı olabilir. Yaşa, kiloya ve semptomun şiddetine göre ilaç dozu ayarlanarak tedavi başlanır. Örneğin  yorgunluk, baş ağrısı veya sindirim sorunları gibi belirtilerden kurtulmaya yardımcı olmak için ilaçlar uygulanabilir.  Farmakoterapi her durumda gerekli olmayabilir. 

  ÖNERİ /SONUÇ 

Psikosomatik tıp, bireysel psikolojik faktörlerin yanı sıra hastalığın seyrinin ve sonucunun değerlendirilmesi için kapsamlı, disiplinler arası bir çerçevede düşünülmelidir. Psikosomatik tıp alanında  güncel gelişmeler, yaşam tarzının etkisi, tıbbi olarak açıklanamayan semptomlar , kronik hastalığın gerektirdiği psikososyal ihtiyaçları sağlanması. psikolojik terapiler,  tıbbi hastalıkların önlenmesi, tedavisi ve rehabilitasyonu  sağlamak için uzman müdahaleleri gereklidir.

Fiziksel rahatsızlıkların çoğunun organik kaynaklı olmadığı psikolojik kaynaklı olabileceği ve ruhumuzun bedenimiz üzerinde verdiği stres yükü fazlalığı sinyalleri olabileceği bilinmelidir. Bireylerde, ortaya çıkan rahatsızlıkların yalnızca bedensel olarak değerlendirilmesinin dışında; duyguların, düşüncelerin ve davranışların etkili olduğu ruhsal gerginlikler sonucu oluşan rahatsızlıklar sebebiyle  fiziki direncin düşebileceği ve fiziksel belirtiler verebileceği göz önünde bulundurulmalıdır. beden ve ruh ayırt edilmeksizin, kişi bir bütün olarak ele alınmalı ve ruh-beden bütünlüğü dikkate alınarak bireyin ihtiyaçlarının karşılanmasına dikkat edilmelidir. 

 Bireyleri beden olarak değerlendirirken duyguların, düşüncelerin ve davranışların etkili olduğu düşünülmelidir. Sağlığı,  günlük yaşantıyı etkileyen travma ve stres yükünün yarattığı olumsuz duyguların bedende belirti verebileceği için birey beden ve ruh olarak değerlendirilmeli , bütüncül (genler, ruh, beden, aile, çevre )  olarak ele alınmalıdır 

Psikosomatik hastalıklar konusu hakkında bilgi edinirken kendime   bedenimin sinyal vermiş olduğu hastalıklar neler ?  Uygulanan tedavi nedir ?  kök nedenine yönelik terapi ve tedavi mi ? Sağlıklı devam edebilmek için ne yaptım, ruhum için ne yapıyorum ? bedenim için ne yapıyorum ?  Çevremin  huzurlu ve güvenli yaşanabilir olması için ne yapıyorum . Neden sağlıklı olmak istiyorum ve bunun için neler yapmalıyım Sorularını sormaya başladım.

 Anladım  ki kişi , günlük yaşamını olumsuz etkilediğini düşündüğü tüm belirtileri dikkate almalı ve sağlığı korumak için kendini dinleyerek, dinlendirerek. Yediklerini,  içtiklerini , aktivitelerini , uğraşlarını, bulunduğu ortamı  beden ve ruh ihtiyaçlarına yönelik düzenlemeli  ve zaman ayırmalı. 

Beden ve ruh sızladığında ilgisiz , ihmal edildiği sinyali verdiğinde , dengenin bozulduğunu fark ederek , iyileşmek istediğinde tedavi ve bütüncül psikoterapi uzmanından destek almalı .

Olumlu olumsuz duygu ve düşüncelerimizi anlayarak dinleyerek davranışlarımızı yön verebiliriz. Kızgın, üzgün, suçlu, incinmiş olabiliriz. Duygu ve düşüncelerimizden kaçmak, görmezden gelmek yerine kabul etmek ve gereken düzeyde olması için yönetmek, ifade edebilmek gerekmektedir. akılda  bulunmalıdır düşünce ve duygularımızla bedenimizi hasta edebiliyorsak terapi ve tedavi yöntemleriyle iyi olmayı , iyileştirmeyi sağlayabiliriz . 

Önerim tedavi amaçlı terapi gerekmeden ruh bedende sinyal vermeden daha iyi ve sağlıklı nasıl yaşanır,  yaş alınır konularında uzmanından destek alınmalıdır.

KAYNAKÇA 

  1. https://www.ttb.org.tr/n_fisek/kitap_1/33.html  
  2. Somatik Belirti Bozukluğu: Tarihsel Süreç ve Biyopsikososyal Yaklaşım Şahabettin Çetin  , Gülfizar Sözeri Varma
  3. https://doku.tips/edoc/atima-ve-stres-ynetm-ii.html
  4. TIP TARİHİ  Yazar Ali Haydar Bayat İSTANBUL 2016
  5. http://tip.baskent.edu.tr/kw/upload/464/dosyalar/cg/sempozyum/ogrsmpzsnm16/16.P3.pdf
  6. https://tr.wikipedia.org/wiki/İbn-i_Sina
  7. 12 .   Modern Psikoterapiler Raymond J. Corsını /  Danny Weddıng 2012
  8. Psiko 101 / Paul KLEINMAN 5. basım 2015
  9. 14.Klinik Psikolojiye Giriş  ( George P. Kramer , Douglas A.Bernstein. Vicky Phares )
  10. psikanalitik-kuram-a-isindan-duygusal-gelisim-ve-beden-powerpoint-ppt-presentation
  11. Bakırcıoğlu R. Ansiklopedik Psikoloji Sözlüğü 2006
  12. Temel Biyolojik Psikoloji Jım Barnes
  13. Louise Hay /Hastalıkların zihinsel Nedenleri – Heal Your Body 

    Esinlendiğim Kaynaklar

  1. https://kitaplar.ankara.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12575/60272/11869.pdf?sequen
    ce=1&isAllowed=y
  2. https://evrimagaci.org/hastalik-nedir-neden-hasta-oluyoruz-399
  3. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/39234
  4. https://acikerisim.erbakan.edu.tr/xmlui/bitstream/handle/20.500.12452/4398/572108.pdf?sequence=1
  5. https://ets.anadolu.edu.tr/storage/nfs/ILT210U/ebook/ILT210U-15V1S1-8-0-1-SV1-ebook.pdf
  6. https://upsead.com/Sayi/4/7-Ozen-Turkmen.pdf
  7. Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar-Current Approaches in Psychiatry 2021; 13(4):790-804 doi: 10.18863/pgy.882929
  8.  PSİKOSOMATİK HASTALIKLARIN TANIMI Prof.Dr.Abdülkadir ÇEVİK
  9. Menkü BE, Coşar B. psikosomatik hastalıklar. Coşar B, editör. Somatik Belirti ve İlişkili Bozukluklar. 1. Baskı. Ankara: Türkiye Klinikleri; 2021. p.32-6.

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir